Tüm Zamanların Tehlikesi "Günah"
Günah, kutsal kabul edilen emirlerin yerine getirilmemesi veya konulan yasakların çiğnenmesi sonucu ortaya çıkan bir olgudur. Bu olgu dinî, ahlakî ve vicdanî yönden sorumluluk ifade etmektedir. Beşeri kanunların yerine getirilmemesi veyahut bu kanunların çiğnenmesi suç olarak ifade edilirken, dini açıdan bunlar günah olarak ifade edilmektedir. Her dinde olduğu gibi İslam dininde de mevcut olan günah kavramı büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Her ne kadar iki ayrı başlıkta incelense de küçük günahlar da büyük günahlar gibi kesin olarak haramdır. Kelam ilminde mürtekib-i kebire olarak işaret edilen, büyük günah işleyen kimselerin durumu uzun yıllar boyunca mezheplerarası görüş farklılıklarına sebep olmuştur. Öyle ki bazı mezheplere göre büyük günah işleyen kişi ebedi cehennemlik olarak görülürken, bazı mezheplerce bu kişinin bir daha büyük günahlara bulaşmamaya gayret ederek gönülden, sağlam bir tövbe etmesi bağışlanması için gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim’de buna ek olarak “Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” buyurulmaktadır.
Küçük günahlar meselesine gelince ise, her zaman ve durumda insanlar tarafından basite indirgendiği gözlenmektedir. Fakat İslam dini her ne kadar küçük günahlara ve kasıtsız hatalara müsamahakâr davransa da, bunların ısrar edilmesi ve hafife alınmasını yasaklamıştır. Günahı hafife almak problemindeki tehlikenin farkına varılması açısından Yusuf Karadavi, Öncelikler Fıkhı eserinde şu cümleyi sarf etmiştir; “Ateşin büyük kısmı, küçük görülen (önemsenmeyen) kıvılcımlardan oluşur.” Günahı önemsememek, hafife almak, açıktan açığa hatta ve hatta övünerek işlemek küçük günahları büyük hale getirmekte, büyük olan günahların ise şiddetini arttırmaktadır. Küçük günahların açıktan ve ısrarla işlenişinin onu büyük günahlar seviyesine taşıması sahabeden Enes b. Malik’in (r.anh) “Siz kıl kadar bile önemsemediğiniz birtakım işler yapıyorsunuz ki, biz onları Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında helâk edici büyük hatalardan sayardık.” sözleri ile basite indirgenen günahların şiddetini ortaya koymaktadır.
Müslümanların çözüm metodu bidayette iç dünyanın ıslahı ile mevcuttur. Çünkü kendi iç dünyasını ıslah edemeyen bir insan ne kendi nefsine ne de çevresindeki insanlara söz geçirebilir. Müslüman bir ferdin gayesi büyük günahlardan kaçınmak, küçüklerinde ise ısrarcı olmamaktır. Ancak bu şekilde kurtuluşa erilebilir. Aksi takdirde küçük günahlar büyüğe, büyük günahlar ise kişiyi küfre sürüklemektedir. Hz.Peygamber “Günahların küçüklerine karşı dikkatli olun!” uyarısı ile dikkatleri, önemsenmeyen hatalara çekmektedir. Şöyle ki küçük günahların alışkanlık haline gelerek zaman içerisinde dikkate alınmaması, kontrol dışına çıkacak bir hale gelmesine sebep olur ve büyük sonuçlar doğurur. Buna karşılık, nefse hâkimiyet gücünü geliştirme açısından yapılan küçük işler -mübah, müstehap, helal- beraberinde devamlılığı getirirse daha faydalı ve daha tesirli olacaktır. Son olarak Rasulullah’ın tavsiyesi ile hem büyük hemde küçük günahlara karşı Müslümanın hareket metodlarından biri “Nerede ve nasıl olursan ol, Allah’tan kork. Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün. İnsanlarla güzel geçin!” hadisi olmalıdır.
Nun Kalemi
Furkan Suresi 25/70
Buhari, Rikak,32
Heysemî, Mecmeu’z-Zevaid, X,190
Tirmizî, Birr, 55
Yorumlar
Yorum Gönder