Yazılarım, Nûn Ve Kalem
Nûn Ve Kalem
Bizi yoktan var eden, bize kalemle yazmayı öğreten Allah'a hamd, o güzeller güzeli peygamberine salat-ü selâm ederim.
Yazar veya eğitimci değilim. Kendi halinde bir ilim talebesiyim. Âdeti ibâdetten ayıran en temel nimet olan niyetin varlığı ile amelimi birleştirerek kendimde yazma cesaretini bulmak istedim. Yazmak için yeterli beceriyi kendimde bulduğumu söyleyemem. Fakat çoğunluğun yapıcı olmak yerine yıkıcı olduğu, eleştirilerin ise yazana silah/tehdit gibi gözüktüğü bir çağda eleştirilme ve kendi yanlışlarımı düzeltme cesaretini fazlasıyla elde ettim.
Yazılarımda doğrular olabildiği gibi yanlışlar olması da pekâlâ mümkün. Bu hususta önerilere olduğu kadar eleştirilere de açığım. İlk olarak Ekrem Demirli hocamızın şu nasihati ön yargımı yenmeme vesile oldu." Eleştiriyi kabullenemeyen kişinin düşüncesi gelişmez.". Sonuç olarak ise Yusuf Kaplan'ın deyimiyle "İlim yolculuğu bilme çabası, irfan yolculuğu anlama çabası, hikmet yolculuğu ise olma çabasıdır." Benim de bu yoldaki amacım bilmek, anlamak ve olmak.
Bloğun ismine değinecek olursam. Neden “nûnkalemi”? sorusunu çokça işittim. Geç de olsa buna bir açıklama getirmenin vakti geldi. Bilindiği üzere Kalem sûresi, mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci sûredir. Diğer adı ise Nun sûresi’dir. İkinci sırada nâzil olmasıyla birlikte huruf-u mukattaayı -nûn ve kalem- barındıran ilk sûredir. Sûrede genel olarak, Hz.Muhammed'in peygamberliğinin ispatı ve mü’minler ile kâfirlerin akıbetleri konu edilmiştir. Tekrar kalem ve nûn kasemlerine (yeminlerine) geri dönecek olursam Arap dilinde nûn, mürekkebin konulduğu hokka anlamına gelir. “Kalemden maksat ise vahyi yazan kalem, yazdıklarından maksat ise Kur’an’dır” diyenler olmuştur. Bununla birlikte bilindiği üzere kalem, kuşaktan kuşağa ilim ve irfanın aktarılmasında, yazı nimetinin ortaya çıkışına da bir vesiledir. Kalem, toplumların aydınlanması ve kültürün aktarılması açısından yıllardır vazgeçilmeyen ve yerini hiçbir şeyin tut(a)madığı bir araçtır. Sûredeki konumunda ise kaleme ve eli kalem tutanlara yemin edilmiş olmakla birlikte, İslam’ın ilme, bilime, âlime, yazıya ve yazılı kültüre ne kadar önem verdiği açıkça ortaya konulmuştur. İşte ben de bu sebeple bu iki nimetin farkına varıp üzerlerine yemin ediyorum. Ve’sselâm.
(Resimde yer alan "Kalemim kabrime kadar yanımdadır." ifadesi Ahmed b. Hanbel'e aittir.)
Nunkalemi
Yazar veya eğitimci değilim. Kendi halinde bir ilim talebesiyim. Âdeti ibâdetten ayıran en temel nimet olan niyetin varlığı ile amelimi birleştirerek kendimde yazma cesaretini bulmak istedim. Yazmak için yeterli beceriyi kendimde bulduğumu söyleyemem. Fakat çoğunluğun yapıcı olmak yerine yıkıcı olduğu, eleştirilerin ise yazana silah/tehdit gibi gözüktüğü bir çağda eleştirilme ve kendi yanlışlarımı düzeltme cesaretini fazlasıyla elde ettim.
(Resimde yer alan "Kalemim kabrime kadar yanımdadır." ifadesi Ahmed b. Hanbel'e aittir.)
Başarılarınızın devamını dilerim😊😊
YanıtlaSil