Yargı/lama!

Yargı/lama!

Hayatımız boyunca ön yargı denilen bir bariyer var içimizde. Bu, hem kişilere olan bakış açımızı hem de onlara olan tutumlarımızı büyük oranda etkilemekte. Kişiler artık bilinen özelliklerinin yanı sıra bir de muhatabının iç dünyasına göre akıllarda şekillenmekte. Bu tutum ise bazen kişiye hak ettiği değeri vermemekte. Peki "İslam ahlâkı ve hüsn-ü zan bunun neresinde?" diye kendimizi sorguluyoruz. 

Biz Müslümanlar niyet ve amel birlikteliği ile kalbimizdekileri fiiliyata dökmeye çalışıyoruz. İnsan olarak da nefsin varlığından haberdarız ve nefsimizle olan mücadeleyle de gün boyu uğraşıyoruz. Bu uğraşa göre her kişinin nefis terbiyesi elbette farklıdır. Öyle ki kişilerin nefislerine yenik düşebilmesi de kişilere göre farklılık arz etmektedir. Kişinin nefsiyle olan mücadelesi ve gayreti, bu yönde kişinin hayatını şekillendirmekte ve aynı zamanda bireylerin kişiye olan bakış açısı da büyük oranda etkilemektedir.

Buradan yola çıkarak ilişkilerde Müslümanca tavır takınılmalı. İnsanlar, birbirlerinin tesettürü veya sakalı ile imanının kuvvetini ölçmemeli. Bunların yokluğu ile de kişinin imanını dibe çöktürmemeli. Peygamberimizin hadis-i şerifinde buyurduğu gibi " Kalbini yarıp baktın mı?"  diye özeleştiride bulunmaktan geri durulmamalı. Şunu akıldan çıkarmamak gerekir ki niyet kalptedir ve kalptekileri de bir tek Allah bilir. Kişileri, ibâdetleri ve dış görünüşleri ile algılamanın ötesinde kalpleri ve bizimle birlikte çevresine karşı olan tutum ve ahlâkı bizi ilgilendirmeli. Bu konuda Hz. Ömer'in şu sözleri de hayatımızda yol gösterici olmalı. "Bir kimsenin sadece kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız! Konuştuğunda doğru söylüyor mu, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete riâyet ediyor mu, dünyaya meylettiği zaman helâl, haram gözetiyor mu, ona bakınız.”

Nun Kalemi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Az Özdür

Bir Âyet "Uyku"

Virüse İbret Nazarıyla Bakmak